Bolonya Mahkemesi, sığınmacının çalışma hakkını tanıdı: Hakları ve onuru güvence altına alan bir karar
Bolonya Mahkemesi, 20 Şubat 2024 tarihli (RG. 601/2024) kararıyla uluslararası koruma alanında önemli bir hükme imza attı. Karar, sığınmacılarla ilgili iki temel konuyu açıklığa kavuşturuyor: Koruma başvurularının resmileştirilmesi için randevuların hızlandırılması ve sığınma talebinde bulunduktan 60 gün sonra çalışma hakkı.
Olayın Arka Planı
Başvuru sahibi, Ekim 2023’te yeni bir sığınma talebinde bulunma niyetini bildirdi, ancak poliste (Questura) resmi başvuruyu tamamlamak için verilen randevu Mart 2024’e kadar ertelendi. Bu süreçte, başvuru sahibi hakkında sınır dışı edilme ve ülkeyi terk etme kararı verildi, ancak bu karar daha sonra Sulh Hakimi tarafından askıya alındı. Başvuru sahibi, İtalyan Medeni Usul Kanunu’nun 700. maddesi uyarınca acil dava açarak:
- Sığınma başvurusunun resmileştirilmesi için verilen randevunun öne çekilmesini,
- Koruma talebinde bulunmasından itibaren 60 gün geçtikten sonra çalışma hakkının tanınmasını talep etti.
Başvurunun Yasal Süre İçinde Resmileştirilme Hakkı
Bolonya Mahkemesi, başvurunun resmileştirilmesi için belirlenen beş aylık sürenin, 25/2008 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 26. maddesinin 2-bis fıkrasında belirtilen yasal süreyi açıkça aştığını kabul etti. Ancak, mahkeme, Questura tarafından verilen randevunun sadece birkaç gün öncesinde duruşmanın yapılması nedeniyle başvuru sahibinin randevusunun öne çekilmesini gerektirecek acil bir durumun bulunmadığını belirtti. Ayrıca, sınır dışı edilme riski de Sulh Hakimi tarafından verilen askıya alma kararı nedeniyle ortadan kalkmıştı.
Çalışma Hakkı ve Sürelerin Hesaplanması
Mahkemenin en önemli ve yenilikçi kararı, başvuru sahibinin sığınma talebinde bulunduktan 60 gün sonra çalışma hakkına sahip olup olmadığıyla ilgiliydi. Mahkeme, başvurunun zamanında resmileştirilmesi hakkının yalnızca bir formalite olmadığını, aynı zamanda temel bir hak olduğunu vurguladı. Bu hak, sığınmacının geçimini sağlamasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kaçak çalışmaya zorlanmasını veya yasadışı faaliyetlere yönelmesini de önler.
Mahkeme, 142/2015 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 22. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 60 günlük çalışma izni süresinin, sığınma talebinde bulunma niyetinin Questura’ya bildirildiği tarihten itibaren başlaması gerektiğini belirtti. Buna göre, sürenin başlangıcı olarak resmi başvurunun (C3 formu ile) yapılması değil, kişinin koruma talebini Questura’ya ilettiği tarih esas alınmalıdır. Mahkeme, bu yorumun yasanın amacına uygun olduğunu ve kamu idaresinin organizasyonel eksikliklerinin sığınmacıların haklarını ihlal edecek şekilde yorumlanmaması gerektiğini vurguladı. Aksi takdirde, bu tür uygulamalar "suç üreten" bir etki yaratabilir.
Geçici Oturma İzninin Verilmesi
Mahkeme, bu kararına dayanarak, başvuru sahibine 142/2015 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesi uyarınca geçici oturma izni verilmesi ve bunun derhal çalışma hakkı sağlaması gerektiğine hükmetti. Bu karar, başvurunun resmileştirilmesi sürecinde yaşanabilecek gecikmelerin, sığınmacının temel haklarını ihlal etmesini önleyerek etkili ve anında bir koruma sağlıyor.
Sonuç
Bolonya Mahkemesi’nin kararı, sığınmacılar için çalışma hakkının açık bir şekilde tanınması açısından önemli bir adım oldu. Karar, 60 günlük sürenin resmi başvuru tarihinden değil, koruma talebinin Questura’ya bildirildiği tarihten itibaren başlaması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu yaklaşım, sığınmacıların adil ve eşit muamele görmesi gerektiğini vurgulayarak, hem temel haklarının korunmasına hem de sosyal ve ekonomik entegrasyonlarının sağlanmasına yardımcı oluyor.
Bu karar, sadece hukuki açıdan değil, aynı zamanda göçmen haklarının korunması açısından da İtalyan hukuk sisteminde önemli bir emsal oluşturuyor.
Avv. Fabio Loscerbo
Avrupa Birliği Şeffaflık Siciline kayıtlı Göç ve İltica Lobisti – Kayıt No: 280782895721-36